- ders
- flan·ders;flin·ders;glan·ders;hud·ders·field;jan·ders;jaun·ders;mal·an·ders;sal·len·ders;san·ders;saun·ders·wood;
English syllables. 2014.
English syllables. 2014.
ders — Ders, m. Que aucuns escrivent et prononcent Day, mais abusivement, est proprement le tapis dossier, d estoffe riche et legere, lequel pendant en surciel quarré sur l endroit de la table du Roy, ou autre Prince souverain, où ils s asséent pour… … Thresor de la langue françoyse
ders — dȅrs m DEFINICIJA reg. 1. predavanje, lekcija 2. nastava ETIMOLOGIJA tur. ← arap. därs … Hrvatski jezični portal
ders — is., Ar. ders 1) Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu. S. F. Abasıyanık 2) Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre Dersin bitmesine beş dakika var. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ders' — lü·ders ; lue·ders ; … English syllables
ders vermek — 1) öğretmek, yetiştirmek İyi konuşurdu, ders vermek sanatını bilirdi. 2) azarlamak, sert davranmak, sert bir karşılıkla yola getirmek Evvela kendi kendisini cezalandırdı, sonra kendisi gibi yaşamak istemeyenlere ders verdi. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
DERS-İ AMM — Bir medreseyi bitirdikten sonra, tâbi tutulan imtihan sonunda medrese talebelerine ders vermek salâhiyetini kazanan. * Asistan. * Herkese ders vermeğe salâhiyetli âlim … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ders dışı — sf. Ders saati ve konusu dışında olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ders içi — sf. Ders saati ve konusu içinde olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ders almak — 1) bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek 2) mec. bir olaydan deneyim kazanmak, ibret almak Yapılacak şey gördüğümüz vakalardan ders almaya çalışmaktır. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ders çalışmak — 1) belli bir konuyu öğrenmek üzere kaynakları kullanarak çalışmak 2) derste verilen bilgileri iyice öğrenmek için tekrarlamak İnek Şaban güzel ders çalışırdı boş sınıfta. R. Ilgaz … Çağatay Osmanlı Sözlük